Menu
Genel

YEDİTEPE LİZBON

thumbnail_IMG_8478.jpg
Yeditepe İstanbul’dan sonra ilk defa yeditepe olarak adlandırılan başka bir şehir gezdim;Lizbon.İstanbul’da biz yeditepe üzerinde yaşadığımızın farkında bile değiliz birde Lizbon’u görün şehir sadece tepe ve yokuşlardan oluşuyor.”Evet gerçekten yeditepe üzerindeyiz ve o tepeleri habire inip çıkıyoruz” diyor insan.
Hemen konuya dalmış olduğum üzere geçtiğimiz hafta Portekiz’in başkenti Lizbon’u ziyaret ettim.Görmeyenleriniz için kendi gözümden Lizbon’u anlatayım size.

LİZBON ŞEHRİ

1474614848_lizbon.jpg
Şehir gerçekten irili ufaklı tepeler üzerine kurulmuş ve tarihi yapı bozulmasın diye ulaşım zorluğuna rağmem bu tepeciklere hiç dokunulmamış.Yürüyerek şehri gezmek için baya bir efor sarfediyor insan bu noktada şehrin en popüler mesleği haline gelmiş ‘tuk tukçular devreye giriyor’.4-6 kişilik golf araçlarını anımsatan mini araçlar neredeyse şehrin heryerinde hizmet veriyor,girilmesi zor,dar sokaklara,çıkılması zor tepelere turistler başta olmak üzere halkı taşıyor.Lizbon’un ikonikleşmis bir başka toplu taşıma aracı ise tramvay.Dik yokuşları çıkmakta yardımcı olan 2 tane tramvay hattı var.Biri portekizlilerin günlük hayatını kolaylaştırıyor diğeri ise tamamen turistik,turistlere şehri gezdiriyor.Düz ayak gezebileceğiniz tarihi yapılardan oluşan bir kaç meydanı var birde Champs-Elysee’yi anımsatan lüks alışveriş için tercih edilen “Liberty Avenue” denilen genişce bir caddesi.En seyirli nokta ise şehrin en yüksek tepesi olan “Miradouro”.Tejo nehri ile çevrilmiş Lizbon’u panaromik bir şekilde ayağınızın altına alıyorsunuz.Hele birde gün batımına denk geldiyseniz güneşin tarihi Lizbon şehrini yalıyarak saklanmasını izlemek nefes kesici.
47287941_10156293051119091_7253359585736523776_n.jpg

TURİSTİK TURLAR

thumbnail_IMG_8547.jpg
Lizbon ufak bir şehir “tuk tuk”lar ile yarım günde şehri gezmek mümkün.Diğer günler ise şehire yakın bazı tarihi yapıları görmek lazım.Bunların başında denizin ortasında yer alan ve karadan kaleye dar bir yürüme yolu ile girilen Belem Kalesi var.Genelde buraya fazla görülecek bir şey olmadığından turist kapanı diyorlar ama kalenin tarihi dokusu bence etkileyici.Etkileyici demişken Avrupa’da gezdiğim en etkileyici yapı Lizbon’un Sintra bölgesindeki Pena Sarayı oldu.Şehir merkezinden yarım saat uzaklıkta yazlık bir bölge.Portekiz zenginleri yazları daha serin olmasından dolayı oradaki yazlıklarına geçerlermiş hatta 2 senedir Benfica’da futbol eğitimi gören oğlu için Lizbon’da yaşayan Madonna,Sintra’nın en büyük evine talipmiş,görüşmelerini yapıyormuş.19.yy’da inşa edilen muhteşem bir bahçeye sahip Pena Sarayı romantizm ve mimarinin adeta içiçe geçmiş temsili.Sintra’dan 15dk uzaklıkta ise Cascais bölgesi özellikle deniz kenarındaki balıkçıları ve sevimli meydanı ile turistlerin en uğrak yerlerinden.
5a2a45257af5073094a12a6c.jpeg

YEMEKLER VE GECELER

thumbnail_IMG_8546.jpg
Nehir kenarı bir şehir olunca en popüler yemek çeşidi deniz ürünleri.Sardalya balığı ise Lizbon’da ikonikleşmiş durumda.Heryerden konserve şeklinde hediyelik sardalyalar bulmak mümkün.En meşhur yiyeceği bir tatlı türü olan Nata ve yumurta sarısından yapılan diğer tatlıları.Bunlar dışında Istanbul kadar çeşitli olmasada tüm dünya lezzetlerini bulabileceğiniz lüks restoranları mevcut.Türk bir arkadaşımın ortaklığı olan ‘Heritage Concierge’ servisi yardımıyla şehrin en lüks ve popüler restorantlarını deneyimleme fırsatım oldu.Bu mekanların bir çoğunun sahibi ünlü şef Olivier Costa ile tanıştım ve Lizbon’un sosyal hayatını dinledim.Canlı müzik kültürleri yerel müzikleri “fado” ile sınırlı kalmış.Dinlendirici sakin portekiz ezgilerinden oluşan fado genelde yetişkinlerin tercihi diyor gençler ise gece yarısı klube dönüşen restoranları tercih ediyormuş.
the-late-birds-lisbon-contentfado5.jpg

Yorum Yok

    Cevapla